Kısa Fıkralar

Fatih, hocası Akşemseddin'e sorar:
– İnsan açlığa ne kadar dayanabilir?
Akşemsettin cevap verir:
– Ölünceye kadar.

Öğretmen derste “anonim” kelimesinin manasını anlatıyordu;
- Anonim, isimsiz demektir. Yani kime ait olduğu belli değildir. Tam o esnada bir kahkaha duyuldu, öğretmen sordu;
- Kim güldü? Temel cevap verdi:
- Anonim!

Bir deli hastanesinde herkes zıplıyor, Temel yerinden kımıldamıyormuş;
- Biz patlamış mısırız, ben tavanın altına yapışmışım.

Bir gün adamın biri doktora;
- Sabah kalkınca ayağım ağrıyor, demiş. Doktor da ona;
- Öğlen kalk o zaman, cevabını vermiş.

Hoca merhum, Akşehir'de dolaşırken yanına daha önce hiç minare görmemiş bir adam yaklaşır.

- Bunları nasıl yapıyorlar, diye sorar. Hoca ciddiyeti bozmadan:

- Bunu anlamayacak ne var? Kuyuların içini dışına çevirirler, olur sana bir minare! demiş.

Mahkemede hâkim Temel'e sormuş:
- Davacıya olan borcunu niye bir türlü ödemiyorsun?
Temel sinirli sinirli cevap vermiş:
- Vereceğum vermesine ama bana üç ay mühlet ver diyrum, vermiyi, üç yıldur beni oyalayi.

İleri gelen bir Bektaşi'yi sıkıştırmak için bir dostu sorar:

- Erenler, Sünnilerin camisi var, Hristiyanların kilisesi, Yahudinin de havrası var. Peki sizin neyiniz var?

Bektaşi gevrek bir kahkaha atarak dostuna yanıt verir:

- İşte onlardan geri ne varsa hepsi bizimdir!

Nasrettin Hoca pazara giderken mahalleden şakacı biri yanına gelip:
- Efendim akşam uyurken ağzıma fare kaçtı. Bunun çaresi nedir?
- Çaresi kolay demiş Nasrettin Hoca, acıkmış bir kediyi ağzınıza sokup yutun!