Kısa Fıkralar

Temel uçakta gidiyormuş, yanında bir adam varmış. Birkaç dakika sonra Temel'in yanındaki adam;
— Uçak düşüyor, demiş. Temel de:
— Sanane! Babanun malimudur?

Temel ile Dursun iki katlı otobüsle seyahat ediyordu. Üst kattaki Temel bir ara cep telefonunu çıkardı ve alt kattaki Dursun'u aradı:
– Tursun, orada durum nasıl?
– Hiiç! Bizim şoför uyumuş, otobüs öylece gidiyor. Temel:
– O da bir şey mi, bizim katta hiç şoför yok. Otobüs şoförsüz gidiyor.... fıkranın devamı

Gazeteye telefon eden Temel, ölüm ilanının kaç lira olduğunu sormuş. Bir santimin beş bin lira olduğunu söylemişler. Temel;
- Uyyy! Benim boyum 170 cm. Ölünce bizimkiler sekiz yüz elli bin lirayı nereden bulacaklar daa?

Bir çocuk varmış. Adı Tali imiş. Büyümüş şef olmuş. Ona "Şeftali" demişler. Evlenmiş. Karısı da "re" sesini çıkartamıyormuş. Bir gün telefon çalmış. Telefondaki adam:
- Şeftali Bey orada mı, demiş. Karısı da:
- Şeftali Bey yok. Ben kayısı.

Amirim tüm mahkumlar kaçmış!
- Ne! Nasıl olur? Ben size bütün çıkışları tutun demedim mi ?
- Girişten kaçmışlar.

Küçük çocuk ninesine;
- Senin gözlüklerin her şeyi büyütüyormuş, doğru mu nine?
- Evet yavrum, neden sordun?
- Ne olursun nineciğim, tabağıma tatlı koyarken gözlüğünü çıkar olur mu?

Temel'in işleri iyi gitmiş, çok para kazanmış. Ailece lüks bir lokantaya gitmişler. En pahalı şarabı seçip ısmarlamış.
Garson;
- Hangi yıl tercih ederdiniz, diye sorunca,
Temel gayet kibarca;
- Pi mahzuru yoksa hemen isteyrum.

Bir gün Hocanın bulunduğu bir sohbette sormuşlar:
- Hocam, adam olmanın yolu nedir?
Hoca düşünceli düşünceli, başını bir o yana bir bu yana sallayarak;
- Söyleyen olursa dinlemeli, dinleyen olursa söylemeli...